Emperyalizmin Tahta Atları – Atilla İlhan, Engin Kurtay

tmp_8592-Ayiti21507548804.jpg

Haiti Devrimi: “Batılının kendi iç çelişki ve çatışmalarından türeyen evrensel değerleri, sömürgeci Batılıya karşı kullanan Devrim!

ÖNSÖZ: Profesör Zizek’in Attawapiskat örneği, buna karşılık başarılı bir modernizasyon örneği olarak Köy Enstitüleri örneği, ve bunların yanında emperyalizmin güncel tahta atları olarak siyasal ve – sözde – “ılımlı” islami endoktrinasyon kurumları olarak ortaya çıkan cemaat okulları örneğinin yanında Özel Yabancı Okulların durumunu da bugün yeni baştan tartışmaya başlamak gerekiyor. Cemaat okulları gibi, Lozan Antlaşması’nın söküp atamadığı bu eğitim kurumları da Profesör Zizek’in hedefine koyduğu “politik adap” (“political correctness”, kısaca “PC”) çizgisinde mealci, tevsirci, küreselleşmeci / batı uşağı “entelektüeller” yetiştirdiler.

Çözüm tabii ki İmam Hatip eğitiminde değildir. Türkiye Cumhuriyeti artık çağdaş uygarlık düzeyinde kendi eğitim sistemini tasarlama ve uygulama deneyimine sahiptir: Köy Enstitüleri’nden sonra Fen Liseleri, Anadolu Liseleri vb çok güçlü örnekler ortadadır. Batılılaşma için Batılının eğitiminden medet umulamaz. Özel Yabancı Okullar kapatılmalıdır. Konuya doğrudan isabet eden aşağıdaki yazı 2000 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde yer aldı.

Cumhuriyet, 19 Temmuz 2000, Arka Sayfa – tıkla ve pdf olarak indir!

Cumhuriyet, 21 Temmuz 2000, Arka Sayfa – tıkla ve pdf olarak indir!

Continue reading “Emperyalizmin Tahta Atları – Atilla İlhan, Engin Kurtay”

Cinselliğin Politikası (olmaz) – Bölüm 3 – Prof Slavoj Zizek

tmp_7887-gorsel-4863370659

LGBT trendi standard kabul edilmiş cinsel karşıtlığın “yapı çözümlemesini” (deconstruction) yapabilir. İç gerilim ve tutarsızlıkları içinde tarihsel varoluş koşullarını göstererek, cinsel ayrımı kendiliğinden verili bir varoluşsal özelliğimiz olmaktan da çıkarabilir (de-ontologize). Ne var ki bütün bu doktrin, sayısız cinsel tercihin zorla ikili cinsel karşıtlığa (kadın ve erkek) sıkıştırılmış olduğunu, eğer ki bu ikili karşıtlıktan, yapay ve sıkı sıkıya belli kılıflardan sıyrılabilirsek özgürleşeceğimiz varsayımına dayanır. Neymiş efendim, hele ki şu ikili karşıtlıktan kendimizi kurtaralım, işte o zaman kendimizi gey, çiftcinsiyetli, ya da her neysek, o şekilde kendimizi bulabilirmişiz… Lacancı formül ise kazın ayağının hiç de öyle olmadığı söyler: karşıtlık (antagonizm) ve buna bağlı iç gerilim zaten cinselliğin temel kurucu ögesidir ve bu nedenle başka hiç bir tercihin hakikatine indirgenemez. Ne kadar farklı sınıflandırmalar yaparsanız yapın, bu iç gerilimi boşaltamazsınız. Continue reading “Cinselliğin Politikası (olmaz) – Bölüm 3 – Prof Slavoj Zizek”

The Villages Institutes in Turkey – Deniz Gül

TERMPAPER SUBMITTED TO THE COURSE “TURKISH POLITICAL STRUCTURE”, DR IBRAHIM SAYLAN, FACULTY OF BUSINESS, DEPARTMENT OF INTERNATIONAL RELATIONS, DOKUZ EYLÜL UNIVERSITY, IZMIR.

tmp_21005-koy-enstituleri-muzik-81276625604

Abstract:

This paper will discuss and evaluate the Village Institutes experience in Turkey. This Paper begins by analyzing the historical context of the period and moves on the evaluation of the general characteristics of Village Institutes. In the part of the general characteristic, I have tried to observe both sides’ views (peasants and governors) equally. This part also include the specific features of İsmail Hakkı Tonguç, and generally try to explain why and how does village institutes maintain itself enough to go on with. Finally, I will try to explain the story of closure process and evaluate the outcome and process assessment. Continue reading “The Villages Institutes in Turkey – Deniz Gül”

Sexual is (not) Political – Part 3 – Prof Slavoj Zizek

tmp_7887-gorsel-4863370659

Although the LGBT trend is right in “deconstructing” the standard normative sexual opposition, in de-ontologizing it, however, it reduces this tension to the fact that the plurality of sexual positions is forcefully reduced to the normative straight-jacket of the binary opposition of masculine and feminine, with the idea that, if we get away with this straight-jacket, we will get a full blossoming multiplicity of sexual positions (LGBT etc.), each of them with a full ontological consistency: once we get rid of the binary straight-jacket, I can fully recognize myself as gay, bisexual, or whatever. From the Lacanian standpoint, however, the antagonistic tension is irreducible, it is constitutive of the sexual as such, and no amount of classificatory diversification and multiplication can save us from it. Continue reading “Sexual is (not) Political – Part 3 – Prof Slavoj Zizek”

Sexual is (not) Political – Part 2 – Prof Slavoj Zizek

tmp_10679-gorsel-1463884116
Trudeau, profiting from the parade

The irony of this parade is that the situation from decades ago is almost symmetrically inverted: now it is heterosexuality which is tolerated, of course, but it is expected from heterosexual majority not to display their orientation with too much pride since such display would be instantly qualified as heterosexist – heterosexuality is (not explicitly but subtly) perceived as a limitation, as a sexual orientation which is opportunistically satisfied with the old established patterns and avoids the risk to explore new liberating possibilities, as an impassive submission to the libidinal order imposed by the structure of social domination.
Continue reading “Sexual is (not) Political – Part 2 – Prof Slavoj Zizek”

Cinselliğin Politikası (olmaz) – Bölüm 2 – Prof Slavoj Zizek

tmp_10679-gorsel-1463884116
Kanada Başbakanı Trudeau, Onur Yürüyüşünden nemalanırken..

Karşıcinsçiliğe bu eleştirel bakış her ne kadar normatif olmama, farklı yönelimlere açık olma iddasında olsa da, bunu alttan alta karşıcinsel-olmayan [non-heterosexual] yönelimlere ayrıcalık yüklemeden yapamıyordu. Bu ayrıcalık yüklemesi de, karşıcinsel-olmayan [non-heterosexual] yönelimlerin – en azından – egemen ideolojinin etkisinden daha bağımsız olduklarına ve egemen ideolojiye karşı radikal bir karşı çıkışı temsil ettiklerine dair imalar içeriyordu.

Continue reading “Cinselliğin Politikası (olmaz) – Bölüm 2 – Prof Slavoj Zizek”

Rodos’taki 16 merminin Katar bağlantısı

JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN!!!!

tmp_3473-64C4C3A3EB52C9123C030F6B1BA1B982666061266

Bakan olmadan önce Türk dostu olan Pangalos, bakan olduktan sonra düşman rolü benimsemekte zorlandığından mecliste uyumayı tercih ediyordu..

Hobbes’un Leviathan’da anlattığı ve Profesör Zizek’in daha sofistike teorisini yaptığı gibi, etnik ve dini pleb kategoriler kendi hallerine bırakıldıklarında barış içinde yaşama becerisine sahip değildir. Bu yüzden çokkültürcü anarşist ve liberal tolerans doktrinleri çalışmaz. Bu nedenle barışın kalıcı şekilde korunması için kimlik çeşitliliğini –onaylayan ve olumlayan değil– silen, saymayan, görmeyen, tüm mevzuatı bunları göz ardı edecek şekilde nötr ve kayıtsız kurgulanmış aydınlanmacı-akılcı bir üst siyasal otorite (laik, modern devlet) gereklidir. Continue reading “Rodos’taki 16 merminin Katar bağlantısı”

Contradictions and possibilities tangling in Qatar

– JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN! –

LNGimpresario

Charif Souki – The man behind the crises in the Middle East (indirectly, and not aware of it..)

Ethnic and religious identities are all pleb categories. They are not determinative. But they are tools in the hands of rulers. We can not understand the logic behind violence by looking at them. That nowadays typical offscouring social scientist model seeking the truth in cultural and identity researches provides the kind of information that can make these pleb categories to both embrace or combat each other. However the rulers do not take decisions according to that kind of information but they think on what to do according to systemic and geopolitical necessities that here we seek their pathways. And it is only afterwards that the rulers use that information provided by offscouring – identity politics – “academician” to fabricate whatever needed – the clash or the hug, the enmity or the fraternity – within plebs. It was for this reason that we have already explained that the nowadays type of postmodern / post-structuralist academics and academy was not able to produce “science” and “knowledge” (conoscenze; conaissance; savoir) in the real sense of the word but could just produce “information”. It produces data and stores, categorizes and presents it -in-form-of- “information”, but it can not convert it into “knowledge”, since it does not have a complete understanding of human life to come up with a political project, that is to say, a “big narrative”. In other words, they lack the jakoben spirit that they should bear by the very definition of the word “academy”. For this reason, they can not escape but being tools to rulers. Continue reading “Contradictions and possibilities tangling in Qatar”

Katar’da düğümlenen çelişkiler ve olasılıklar

– JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN! –

LNGimpresario

Charif Souki – Ortadoğu’daki felaketlerin sorumlusu olan adam (doğrudan değil, dolaylı sorumlu ve kendisi de durumun farkında değil)

Etnik ve dini kimliklerin hepsi pleb kategorileridir. Belirleyici değillerdir. Ama araçtırlar. Şiddetin arkasındaki mantığı bunlara bakarak anlayamayız. Hakikati kimlik-kültür araştırmalarında arayan zamane sosyal bilimci tipi, bu pleb kategorilerine hem birbirlerini boğazlatacak hem kucaklaştıracak her çeşit malumatı arar, bulur (bulamazsa uydurur) ve yönetenlerin önüne hazır eder. Ama yönetenler bizim burada izini sürdüğümüz sistemik ve jeopolitik gereklere göre karar verirler ve sonrasında iktidar avanesi yazar çizer takımı o “akademisyen” malümatını da kullanarak plebler arasında ne gerekiyorsa (düşmanlık ya da kardeşlik) onu imal eder. İşte bu nedenle zamane postmodern/post-yapısalcı akademisyen ve akademi tipinin “bilim” (science) ve “bilgi” (conoscenze; knowledge; conaissance; savoire) üretmediğini, ancak malumat (information) üretebildiğini anlatmıştık. Veriyi (datum) üretiyor, depoluyor, sınıflayıp sunuyor (inform), ancak bunu bilgiye dönüştüremiyor, çünkü beşeri yaşama dair bütünlüklü bir kavrayışa ve siyasal bir projeye – büyük anlatıya – sahip değil. Diğer bir deyişle, bir akademisyenin daha en baştan akademinin tanımı gereği sahip olması gereken jakoben ruha sahip değil. Bu nedenle de yönetenlere maşa olmaktan kurtulamazlar. Continue reading “Katar’da düğümlenen çelişkiler ve olasılıklar”

Cinselliğin Politikası (olmaz) – Bölüm 1 – Prof Slavoj Zizek

tmp_19073-gorsel-5250433332

[Çevirenin Notu: Profesör Zizek’in bu yazısının daha kısa bir versiyonu 1 Ağutos 2016’da The Philosophical Salon’da yayımlandı. Kimlik siyasetine karşı bugüne değin en derli toplu ve güçlü eleştiriyi ortaya koymasıyla da, bu paradigmada kalem oynatmaktan ekmek yiyen liberal-sol çevrelerde kıyamet kopardı.

Yazının The Philosophical Salon’da yayımlanan ilk versiyonunda Profesör Zizek, Kemalist Devrim yıllarında Erzurum’da kıyafet devrimine muhalefetten idam edildiği iddia edilen “Şalcı Bacı” hikayesine kısa bir paragrafla değiniyordu. Çeviriye başlamadan önce Profesör Zizek’e, bu hikayeye ilk kez 60’ların sonunda şair Necip Fazıl Kısakürek’te rastlandığını, ondan önce bir kaynak bulunmadığını, islamcı ve liberal yazarların da Kısakürek dışında referans gösteremediklerini, islamcı bir yazar tarafından olaya delil diye gösterilen bir fotoğrafın da Erzurum’da değil başka bir ilde yıllar sonra cinayetten hüküm giyen bir kadına ait olduğunun ortaya çıktığını, Erzurum’a ait İstiklal Mahkemeleri tutanakları da yayımlanmadığından hikayeyi doğrulama imkanı bulunmadığını, dolayısıyla da karşı-devrimci propaganda ürünü bir palavra olma olasılığının güçlü olduğunu anlattık ve çeviride bununla ilgili ne yapmamız gerektiğini sorduk. Profesör, yazıdan o bölümün çıkarılıp atılması talimatını verdi. Ayrıca Sendika.Org okurlarına özel, 2017 Eylül ayında yayımlanacak son kitabından – Incontinence of the Void, MIT Press, September 2017 – bölümler de ekleyerek, yazının daha uzun ve kapsamlı bir versiyonunu oluşturdu ve gönderdi.

Continue reading “Cinselliğin Politikası (olmaz) – Bölüm 1 – Prof Slavoj Zizek”

Sexual is (not) Political – Part 1 – Prof Slavoj Zizek

tmp_19073-gorsel-5250433332

People often ask themselves if a person can really imagine what it is to be another person; what a psychoanalyst would have added to this is that we also cannot imagine what is to be ourselves – or, more precisely, we (only) imagine that we are ourselves without really being it – and here is an example of this impossibility to be oneself. Continue reading “Sexual is (not) Political – Part 1 – Prof Slavoj Zizek”

New Geopolitics of the Middle East in the Era of Robotic Revolution

– JOINT ARTICLE WITH PROF SENER USUMEZSOY – THE REDSKIN ! –

resim11-12

The symbol name of the new US + Russia alliance: Rex Tillerson (T-Rex)

The US must first prevent the entry of new energy suppliers into the market in order to fund large-scale Shale Gas investments and then to evaluate the new horizon that opens up its front. The US will fully use this opportunity to overcome the ongoing global deflationary crisis and to leap to a new model of capital accumulation. Continue reading “New Geopolitics of the Middle East in the Era of Robotic Revolution”

Ortadoğu çukurundan robotik devrime yeni jeopolitik dinamikler

– JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN! –

resim11-12

Yeni Amerikan + Rus ittifakının simge ismi: Rex Tillerson (T-Rex)

ABD öncelikle devasa Kaya Gazı yatırımlarının finansmanını sağlamak, sonra da bu sayede önüne açılan yeni ufku değerlendirebilmek için piyasaya yeni enerji tedarikçilerinin girmesini engellemek zorunda. Süregiden küresel deflasyonist krizi aşmak ve yeni bir sermaye birikim modeline sıçramak için ABD bu olanağı sonuna kadar kullanacaktır. Continue reading “Ortadoğu çukurundan robotik devrime yeni jeopolitik dinamikler”

Kemalistler ve akademisyenler için jeopolitik dersleri

– JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN! –

Originally published on sendika34.org

Tayyip-Joe Biden-Netenyahu işbirliğinin (eğer anlaşma gerçekleşirse) sahadaki uygulayıcısı kim olacaktır? Ortada bu kadar çete, silahlı grup, İran, Hizbullah, Irak’ın Şiileri vb kol gezerken 1935 boru hattının güvenliğini kim sağlayacak? TSK, Arap çöllerine boru bekçiliği yapmaya mı gönderilecek?

Usul hukukunun en keyifli bulduğum konularından biri yüksek mahkemenin hangi durumlarda “Düzelterek Onama” yapabileceğine dair tartışmadır. Continue reading “Kemalistler ve akademisyenler için jeopolitik dersleri”

Kemalistlerin ‘Kürt koridoru’ yanılgısı ve aydınlar arası iletişim(sizlik)

– JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN! –

16a-JanHus

Jan Hus… Another “Professor” par excellence.

Originally published on Sendika10.org.

Gelinen noktada Türk ulusalcılarının, Kemalistlerin “Kürt koridorunu” hala bir “korku nesnesi” olarak algılaması, büyük resmi görmeyi engelleyen ve bundan sonra ancak topyekun felaketi getirecek bir savaş mantığına hizmet edecektir. İki kaybedenin, yani Türkiye’nin ilerici aydınları (Kemalistler ve ulusalcılar da dahil) ve “koridordaki” Kürtler, aralarında konuşabilmeleri ve birbirlerine güvenecekleri ortak politikayı üretebilmeleri gerekir. Felakete gidişi durdurmak için tek şans budur.

Continue reading “Kemalistlerin ‘Kürt koridoru’ yanılgısı ve aydınlar arası iletişim(sizlik)”

Türkiye’nin butch lezbiyenleri

İşin özeti şu: Putogan’a karşı olmak

Originally published on Sendika10.org.

Prof. Slavoj Zizek
Prof. Slavoj Zizek

Profesör Slavoj Žižek’in İngilizce orijinalini 3 Şubat 2016 tarihinde Sendika.Org’a gönderdiği bu makalenin, ayrıca New Statesman’da yayımlanan versiyondan hareketle kısaltılmış bir özeti 4 Şubat 2016’da Cumhuriyet Gazetesi’nde haber olarak yayımlanmıştır. Makalenin tamamı Engin Kurtay tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir Continue reading “İşin özeti şu: Putogan’a karşı olmak”

Fanteziyi katetmek gerekir

Originally published on Sendika10.org.

Prof Slavoj Zizek

Sam Kriss’e ikinci yanıt olarak hazırlanan bu makale, İngilizce olarak Profesör Slavoj Žižek tarafından Sendika.Org’a 10 Aralık 2015’te gönderilmiş, makalenin daha kısa bir versiyonu 28 Aralık 2015 tarihinde In These Times’da yayımlanmıştır. Kaçak Saray sözcüsü İbrahim Kalın’ın polemiğine de konu olan makalenin geniş hali Engin Kurtay tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir Continue reading “Fanteziyi katetmek gerekir”

Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (5): Eleştirilere yanıt

Originally published on Sendika10.org.

Tabii ki Norveç diye bir yer var…

multeci-manset

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (1): SINIF SAVAŞIMI 

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (2): BİREYSEL ÖZGÜRLÜK

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (3): İSLAMCI SAĞCILIĞIN ELEŞTİRİSİ

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (4): KADDAFİ’NİN SON MESAJI

Tabii ki Norveç diye bir yer var…

Önce şu yukarıdaki tabuyu masaya yatırdığım London Review of Books ve In These Times’ta yayımlanan yazılarıma yönelik sözde-solcu eleştirilerle hesaplaşalım. Jacobin’de yazan Nick Riemer, benim mültecilere yönelik anlamsız tepkileri kışkırttığımı söylüyor: Continue reading “Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (5): Eleştirilere yanıt”

Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (4): Kaddafi’nin son mesajı…

Originally published on Sendika10.org.

“Ey geri zekalılar, bu duvarı yıktığınız zaman binlerce Afrikalının göçü Avrupa’yı cehenneme çevirecek!”

sarkozy-kaddafi

Libya’nın devrik lideri Kaddafi, eski dostu ve eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile birlikte.

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (1): SINIF SAVAŞIMI

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (2): BİREYSEL ÖZGÜRLÜK

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (3): İSLAMCI SAĞCILIĞIN ELEŞTİRİSİ

Mülteci sorununun politik ekonomisi: Küresel kapitalizm ve askeri müdahale

Uzun vadeli nasıl bir stratejimiz olmalı diye düşünmeye başlarken, “mülteci sorununun politik ekonomisi” diye adlandırabileceğimiz, küresel kapitalizm ve askeri müdahalelerin nihai yapısal nedenlerini sorgulamaya başlarız. Karşı karşıya bulunduğumuz kargaşa, Yeni Dünya Düzeni (bkz. çevirenin dipnotu -1) denen olgunun gerçek yüzüdür. “Gelişmekte olan ülkeler” dediğimiz yerleri etkisi altına alan gıda krizini düşünelim: meselenin özünü kimse Birleşmiş Milletler’in 2008’de Dünya Gıda Günü diye düzenlediği toplantıda Bill Clinton kadar doğru ifade etmemişti: “3. Dünya Ülkelerinin çoğunda gıda krizini yolsuzluklara, verimsiz üretime ve devletin piyasa ekonomisine müdahalesine bağlamak yanlış olur. Gıda krizi, tarımın küreselleşmesiyle doğrudan ilişkilidir.” Clinton’ın sözünün özü şuydu: Bu işi biz batırdık, zamanında Başkan olduğum için ben de dahil… Çünkü onun zamanında ekinler yoksulların yaşamsal beslenme hakkına hizmet etmek yerine hızla küreselleşerek genişleyen vadeli-opsiyonlu emtia sözleşme borsalarının ambarlarında istifleniyordu (bkz. çevirenin dipnotu-2). Continue reading “Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (4): Kaddafi’nin son mesajı…”

Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (3): İslamcı-sağcılığın eleştirisi

ingiltereye-seriat-istiyoruzOriginally published on Sendika10.org.

İslamcı-sağcılığa her eleştiriyi “İslamofobi” diye damgalamaktan da vazgeçilmelidir. Liberal-Solcuların bu hastalıklı korkusu asıl kendilerinin İslamofobik olmaktan korkmalarından kaynaklıdır

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (1): SINIF SAVAŞIMI

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (2): BİREYSEL ÖZGÜRLÜK

Solun artık üstesinden gelmesi gereken diğer tabu da, Avrupa’nın ilerici devrimci [bkz Çevirenin dipnotu-1] mirasını, kültür emperyalizmi ve ırkçılık ile denkleştiren göndermelerden kurtarmaktır. Mültecileri ülkelerinden eden bu durumdan Avrupa her ne kadar (kısmen) sorumlu da olsa, zaman artık Avrupa-Merkezci [eurocentrism] olmakla eleştirilme kaygısını bir yana bırakarak politika üretme zamanıdır. Continue reading “Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (3): İslamcı-sağcılığın eleştirisi”

Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (2): Bireysel özgürlükler

Originally published on Sendika10.org.

Toplumsal baskıya karşı bireyin özgürlüklerini güvenceye alacak asgari ve herkes tarafından uyulması zorunlu kuralların belirlenmesi şarttır. Ve bu iş yapılırken “aman ‘Avrupa Merkezci’ görünmeyelim” kaygısı da bir yana bırakılmalıdır.

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (1): SINIF SAVAŞIMI

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (3): İSLAMCI SAĞCILIĞIN ELEŞTİRİSİ

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (4): KADDAFİ’NİN SON MESAJI

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (5): ELEşTIRILERE YANIT

Küresel kapitalizmin çıkmazı giderek kendini daha çok hissettiriyor. Bu çıkmazı nasıl kıracağız? Fredric Jameson çıkar yol olarak toplumun küresel ölçekte askerileşmesini öneriyor (bkz dipnot): Demokratik kaygılarla orda burda filizlenen bağımsız-sivil toplum hareketlerinin çuvallamaya mahkum olduğunu gördük, öyleyse kapitalizmin kısır döngüsü ancak “askerileşme” ile kırılabilir; ekonomilerin piyasa mantığına bırakılmasını askıya alacak bir “askerileşmeden” [militarization] söz ediyoruz. Mülteci krizi de şimdi bu seçeneği denemek için belki bir olanak da sunuyor. Continue reading “Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (2): Bireysel özgürlükler”

Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (1): Sınıf savaşımı

Originally published on Sendika10.org.

Mülteci krizi hakkında kendisine yöneltilen eleştirilere Profesör Zizek’in yanıtı.

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (2): BİREYSEL ÖZGÜRLÜK

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (3): İSLAMCI SAĞCILIĞIN ELEŞTİRİSİ

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (4): KADDAFİ’NİN SON MESAJI

PARİS SALDIRILARI ERTESİNDE SOL NE YAPMALI (5): ELEşTIRILERE YANIT

2015’in ilk yarısında Avrupa gündemini sistemi kökten değiştirmeyi vadeden hareketler meşgul ediyordu (Syriza ve Podemos), yılın ikinci yarısında ise dikkatler “insancıl” çerçevede karşılanmaya çalışılan mülteci sorununa kaydı ve Sınıf Savaşımı kavramı yine gündem dışına atılmış, yerine liberal-çokkültürcü hoşgörü söylemi geçirilmiş oldu. 13 Kasım Cuma günü Paris terör saldırılarıyla da bu kez -yine de büyük çerçevede sosyoekonomik sorunlarla karşı karşıya bulunduğumuzu geveleyen- bu liberal söylem bile sorgulanır oldu: bu kez “demokratik cephe, terörist güçlere karşı amansızca savaşmalı” biçiminde basit bir karşıtlık içinde düşünmeye kilitlendik. Continue reading “Paris saldırıları ertesinde sol ne yapmalı? (1): Sınıf savaşımı”

Charlie Hebdo katliamı üzerine: İlkesine tutkuyla bağlı olmak mı?

Originally published on Sendika10.org.

Prof. Slavoj Zizek

Faşizm, solun toplumda varolan devrimci potansiyeli harekete geçirmede başarısız kaldığı, tatminsizliklerle dolu bir durumdur. İslamcı gericiliğin yükselişi de Müslüman ülkelerdeki laik solun gerilemesine paralel bir süreçte gerçekleşmedi mi? Continue reading “Charlie Hebdo katliamı üzerine: İlkesine tutkuyla bağlı olmak mı?”

IŞİD gerçek köktendincilik için bir yüzkarasıdır

Originally published on Sendika10.org.

Prof. Slavoj Zizek
Prof. Slavoj Zizek

Bu terörist sahte-köktenciler, gerçek köktencilerden farklı olarak inançsızların günahkar yaşantısından derinden etkilenmiş durumdalar. Günahkar hasımlarıyla savaşırken asıl o hasımlarının sahip olduğu yaşantıya karşı kendi içlerindeki hayranlık ve haset duygularıyla savaştıkları anlaşılıyor Continue reading “IŞİD gerçek köktendincilik için bir yüzkarasıdır”