Inessa Armand versus Alexey Shmakov – Engin Kurtay, Ali Polat

The Hysterical side as opposed to the Factual side of The 1905 “Russian Revolution”


Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

The mass gathering scene of the political action film by James McTeigue, V for Vendetta (2005) reminds us the October (1928) of Sergei Eisenstein! However, there is a slight but crucial difference: the crowd in the film heads towards the Parliament.

Not to the Buckingham Palace! …

And, neither any audience nor any cocky film analyst have so far questioned what could have been going on in the Buckingham Palace during those moments of blowing the Parliament up. The film never shows anything related to the Royal Order. It successfully makes the audiences to forget the fact that there actually exists a kind of centralized power in Britain. Continue reading “Inessa Armand versus Alexey Shmakov – Engin Kurtay, Ali Polat”

Why Kamala Harris was destined to fail? – The paradoxes of anti-WASP left – Engin Kurtay, Ali Polat

Professor Zizek’s paradox is due to a false contradiction that can exchange their roles with each other like any other paradox:

A) Those who can give up their own identity and have the privilege of talking about the victimization of the victims: We call this group WASP: the initials of white; Anglo Saxon; Protestant. Male is often added to it too: WASP+male.

B) Those who can declare their own identities without being stamped as fascist: This group includes all skin colors and ethnicities other than WASP. We call this group non-WASP. However, this group is not uniform in itself. They position themselves in a spectrum of different degrees of grievances and victimizations: the farther you are from WASP, the more authentic victims you are. For example, an Afro American is more underprivileged than a “brown” (mixed blood); a Bengali is more underprivileged than a Chinese; a Chinese is more than an Italian; a muslim is more than a buddhist; a buddhist is more than a catholic; a transsexual is more than a homosexual; a lesbian woman is more than a straight woman … and they altogether are victims of the WASP+male. Continue reading “Why Kamala Harris was destined to fail? – The paradoxes of anti-WASP left – Engin Kurtay, Ali Polat”

Kamala Harris neden kaybetmeye mahkumdu? – Engin Kurtay, Ali Polat

Profesör Zizek’in paradoksu, her paradoks gibi birbiriyle rollerini değiş tokuş edebilen sahte bir çelişkiden kaynaklıdır:

A) Kendi kimliklerinden vazgeçerek mahrumların mağduriyeti üzerine konuşma ayrıcalığına sahip olabilenler: Bu gruba WASP diyoruz: beyaz (white); Anglo Saxon; Protestan sözcüklerinin baş harflerinden oluşuyor. Buna “erkek” de eklendiği olur (Bunun Türkiye’deki karşılığının BEST olduğu söyleniyordu: beyaz; sunni, Türk).

B) Faşist damgası yemeden kendi kimliklerini söyleyebilenler: Bu grup ise bunun dışında kalan tüm renklileri ve etnileri kapsıyor. Bu gruba da WASP-olmayanlar diyoruz. Ancak bu grup yeknesak değil. Kendilerini farklı derecelerde bir mağduriyetler spektrumu içinde konumlandırıyorlar: WASP’tan ne kadar uzaklaşırsanız o kadar otantik mağdur oluyorsunuz. Örneğin bir afro-amerikalı bir meleze göre; bir Bengal’li bir Çinli’ye göre; bir melez bir İtalyan’a göre, bir müslüman bir budiste göre; bir budist bir katoliğe göre; bir trans bir eşcinsele göre; bir eşcinsel bir kadına göre daha mağdur… ve toplamda bunların hepsi de WASP+erkek karşısında mağdur… Continue reading “Kamala Harris neden kaybetmeye mahkumdu? – Engin Kurtay, Ali Polat”

The fantasy universe of Sergei Eisenstein’s ‘October’ – Ali Polat, Engin Kurtay


Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

The people of Russia, except few rickety events, remained indifferent to the centenary of the 1917 Revolution and spent the November 7th 2017 like a normal day. According to a survey commissioned by the Communist Party, 58% of the Russian population was unaware of the 100th anniversary of the October Revolution (1).

Whereas Nov. 7th was a holiday celebrated by big ceremonies, during the Soviet era.

The editor of the independent Russian TV channel, documentary filmmaker Mikhail Viktorovich Zygor proclaimed that he was very surprised by the fact that the Russian press remained indifferent to the centenary of October Revolution (2).

The Russian President V. Putin, four days prior to Nov. 7th (in November 3, 2017), said that the October Revolution was a complicated episode of their own history and that these course of events should be treated with respect in an unbiased way (3).
Continue reading “The fantasy universe of Sergei Eisenstein’s ‘October’ – Ali Polat, Engin Kurtay”

October filminin fantezi evreni – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

Rusya halkı, sağda solda düzenlenen birkaç cılız etkinlik dışında 7 Kasım 2017’yi normal bir gün gibi geçirdi. Komünist partinin yaptırdığı bir ankete göre Rusya halkının %58’i Ekim Devrimi’nin 100. yıldönümünden habersizdi (1).

Oysa Sovyet döneminde 7 Kasım, büyük törenlerin yapıldığı bir tatil günüydü.

Bağımsız Rus Tv kanalının editörü, belgesel film yapımcısı Mikhail Viktorovich Zygar, Rus basınının Ekim Devrimi’ne kayıtsız kalmasına çok şaşırdığını söylemişti (2).

Rusya Devlet Başkanı V. Putin, 7 Kasım’dan dört gün önce (3 Kasım 2017) Ekim Devrimi’nin kendi tarihlerinin karışık bir parçası olduğunu ve bu tarihe tarafsız ve saygılı davranılması gerektiğini söyledi (3). Continue reading “October filminin fantezi evreni – Ali Polat, Engin Kurtay”

Hegelci ‘kaldırma’: ‘Green Book’ ve ‘Sibel’

Cuaron’un ‘Roma’sından farklı olarak ‘Sibel’ filmindeki kadın dayanışması, terk edilmenin mağduriyeti üzerinden yürüyen bir dayanışma değildir. Sibel bir mağduriyet kısırdöngüsüne takılı kalmaz. Aşkın dolayımı Sibel’i daha da biler. Kadınlığını ‘kaldırarak‘ bireyin öteki birey için yürüttüğü bir mücadeleye dönüştürür; son sahnede köyün ‘sıradan‘ kadınları olanların farkında değilmiş gibi susup işlerine devam ederler, ama olayı hayranlıkla izleyen aralarından ‘sıradışı‘ birini fire vererek…

Not: Bu çalışmamız ilk olarak Sendika.org’da yayımlanmıştır.

Continue reading “Hegelci ‘kaldırma’: ‘Green Book’ ve ‘Sibel’”

The Hegelian Aufhebung: ‘Green Book’ and ‘Sibel’ – Ali Polat, Engin Kurtay

“Jim Crow” logic has been carried till today by the liberal left’s ethnic politics:

You are black, how come that you don’t know how to eat the chicken like a black?

As the ‘Green Book’ sublates the ethnic problem, the film ‘Sibel’ (2019), directed by Guillaume Giovanetti and Çağla Zencirci, similarly sublates the problem of pseudo-feminism.

The negro Pushkin was more Russian than anyone else in Russia. A real art does not fit in any race, identity or ethnicity. What we call “ethnic music” cannot be an “art”. To install a revolutionary function in art, one has first to lift the whiskey glass away from the piano!

Note: This article has originally been published in Turkish, in Sendika.org
Continue reading “The Hegelian Aufhebung: ‘Green Book’ and ‘Sibel’ – Ali Polat, Engin Kurtay”

‘Roma’ filminin otopsisi: Alfonso Cuaron kendi başyapıtını neden kötüledi? – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

Not: Bu çalışma ilk olarak Sendika.org’da yayımlanmıştır.

Ticari bakımdan fiyasko olan bir film neden bu kadar büyük bir bütçeyle desteklendi? Halkın filme ilgisizliği, melezleşme sürecinde geçmiş yıllara göre artık gündemin alt sıralarına düşmüş olan yerli X beyaz ayrımı ve ayrımcılığının gündemin yeniden üst sıralarına taşınmasına karşı içten içe bir tepki miydi?

Modern-post-modern dünyada, kaynağını Troçki’nin sanat doktrininden alan sanat-siyaset ilişkisi de en az sanat-piyasa ilişkisi kadar yozdur. Troçki sanatta her türlü formalizmi reddeder. Sanat eğitimine, sanatta kurumsallaşmaya, devlet aygıtının sanatçıyı himayesine karşıdır. Continue reading “‘Roma’ filminin otopsisi: Alfonso Cuaron kendi başyapıtını neden kötüledi? – Ali Polat, Engin Kurtay”

The Autopsy of the Film ‘Roma’: Why did Alfonso Cuaron discredit his own masterpiece? – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

The film did not attract public interest when it was shown both in Mexico and in USA. The box office was a complete failure. Moreover, Spanish media reported that the film triggered racist attacks in Mexico. So was the reason for the lack of public interest to the film a deep reaction to bring the indigenious X white distinction and discrimination back to the top of the agenda?

In the modern-post-modern world, the relation between art and politics is as corrupted as the relation between art and the market. This relationship takes its roots from Trotsky’s art doctrine: Trotsky rejects all kinds of formalism in art, thus he rejects art education, institutionalization in art, and the patronage/support of the state apparatus on/for art. Continue reading “The Autopsy of the Film ‘Roma’: Why did Alfonso Cuaron discredit his own masterpiece? – Ali Polat, Engin Kurtay”

Install our android mobile apk in Google Store!

We have developed our special android application for our special valuable readers’ mobile phones to ease your access to our site and your reading our articles. Click here to connect to Google Store. Then install our application.

Our application is only available for devices with android operating system. If you use an iPhone, you must first discard your phone, then buy and android OS device and then install our application.

The geopolitics behind the killing of Jamal Khashoggi – Engin Kurtay

History is alive. At first hand we always have a lie. The lie immediately after the incident is the most believed, the least questioned lie. Time erodes the data but it also helps historians to find new sources. Sometimes a single document changes the whole story, sending a huge library to the trash. History is a relentless inquiry and research discipline. As you plunge deeper into the subject, the more you find out that your knowledge is limited, the more you see that the goose’s foot is more combed than you thought. In that respect History is the “hardest” of all sciences. Continue reading “The geopolitics behind the killing of Jamal Khashoggi – Engin Kurtay”

Kaşıkçı cinayetinin jeopolitiği – Engin Kurtay

Tarih canlıdır. Önce yalan vardır. Olaydan hemen sonraki yalan en inanılır, en az sorgulanır yalandır. Zaman verileri erozyona uğratır ama tarihçilerin yeni kaynaklar bulmasına da vesile olur. Bazen ortaya çıkan tek bir belge ile bütün hikaye değişir, koca bir kütüphane çöp olur. Tarih, amansız bir sorgulama ve araştırma disiplinidir. Konunun içine daldıkça bilmediklerinizin daha fazla, kazın ayağının sandığınızdan daha taraklı olduğunu görürsünüz. Bu yönüyle Tarih en gerçek bilimdir. Continue reading “Kaşıkçı cinayetinin jeopolitiği – Engin Kurtay”

Eisenstein’a Amerika’dan gönderilen “yoldaş” – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

Bu makale daha önce yayımladığımız “Sergei Eisenstein’ı anlamak” başlıklı ana makaleye ikinci ektir. Ana makalenin Türkçe versiyonunu teknik bir arıza nedeniyle sunamıyoruz, İngilizce’siyle idare edin.


“Avant-garde dedikleri bu mu?”

“ya da Ortaçağ keşişinin modern versiyonu mu ?…”

Eisenstein’ın 1933’te depresyon tedavisi için akıl hastanesine kapatıldığını ifade eden Marie Seton, bu depresyonun nedenini Meksika projesini tamamlayamamış olmanın üzüntüsüne yorarken yine gerçeğin sadece bir kısmını – yarattığı Eisenstein efsanesiyle uyumlu, kitlelere yedirip yutturabileceği kısmını – dile getirmektedir. Biz ise Eisenstein’ın Meksika’dayken eşcinselliğinin ifşa olması nedeniyle hastaneye kapatıldığını düşünüyoruz, çünkü Stalin dönemi devlet bakışı eşcinselliği hastalık olarak görmektedir. Upton Sinclair‘ın projeyi durdurması ve Eisenstein’ı kovmasının nedeni ise, aylar boyu yaptığı çekimlerde 61 km negatif yakmasına rağmen izlenebilir bir ürün çıkaramaması, üstüne üstlük rehberiyle ilişkisinin ifşa olması ve Sinclair’den hortumladıkları parayla ekibin böyle bohem bir hayat sürmesinin Upton’ın eşi Marie Craig Sinclair‘in sabrını taşırmasıdır. Continue reading “Eisenstein’a Amerika’dan gönderilen “yoldaş” – Ali Polat, Engin Kurtay”

The “comrade” sent to Eisenstein from USA – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

2nd Appendix to our article “Understanding the prodigy of Sergei Eisenstein


“or Middle Ages monk ?…”

Marie Seton relates the depression of Eisenstein to not being able to complete Sinclair’s project in Mexico. Marie Seton’s evaluation, however, expresses only some part of the truth – the part that is compatible with the Eisenstein myth she created, making it convenient to be told to the masses. The reason why Upton Sinclair stopped the project and fired Eisenstein was the exposure of Eisenstein’s relationship with his guide. This disclosure was the last drop. Upton’s wife, Marie Craig Sinclair got off at half-cock seeing Eisenstein’s bohemian life without being able to produce any piece of viewable film having spent months for burning thousands of meters of negatives. Continue reading “The “comrade” sent to Eisenstein from USA – Ali Polat, Engin Kurtay”

“Bejin Çayırı”, Shumyatsky ve Babel’i idama götüren bir test miydi? – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

Bu makale daha önce yayımladığımız “Sergei Eisenstein’ı anlamak” başlıklı ana makaleye birinci ektir. Bu ana makalenin Türkçe’sini teknik bir arıza nedeniyle sunamıyoruz, İngilizce’siyle idare edin.

Sergei Eisenstein + Grigory Alexandrov ikilisinin Potemkin Zırhlısı filmi 1925’te ilk kez gösterime girdiğinde sadece Moskova’da tek bir sinemada ve sadece bir hafta oynatılır. Halktan ilgi görmez. Bolşevik hükümet de kendi siparişleri olmasına rağmen filmi desteklemez. Film depoyu boylar. Ardından Mayakovsky’nin araya girmesiyle negatifler depodan alınır ve Berlin’e gönderilir. Ünlü Alman yönetmen Piel Jutzi tarafından 45 km’yi bulan negatifler baştan aşağı yeniden trim edilir ve 1.7 km uzunluğunda izlenebilir bir film oluşturulur. Uluslararası bir PR çalışmasıyla Douglas Fairbanks Sr., Mary Pickford gibi zamanın Hollywood ünlülerinin, elçilerin, konsolosların katılımıyla film 17 Aralık 1926’da Berlin’de gösterilir. Berlin’deki galayı izleyen günlerde Amerikan ve İngiliz basınının da eşgüdümlü parlatmasıyla film bir sanat başyapıtı olarak, Sergei Eisenstein da bir deha olarak dünyaya tanıtılır. Continue reading ““Bejin Çayırı”, Shumyatsky ve Babel’i idama götüren bir test miydi? – Ali Polat, Engin Kurtay”

Was “Bezhin Meadow” a test bringing Shumyatsky and Babel to execution? – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

1st Appendix to our article “Understanding the prodigy of Sergei Eisenstein

In 1925 The film Potemkin Battleship of Sergei Eisenstein + Grigory Alexandrov was only shown in Moscow in just one cinema and only for a week. People were not interested. The Bolshevik government did not support the film even though it was its own orders. The film was removed to storage. Then, with the intervention of Mayakovsky, the negatives were taken from the depot and sent to Berlin. The famous German director Piel Jutzi was commissioned to re-trim the 45 km long negatives to reform a viewable 1.7 km movie. With an international PR work, the film was shown in Berlin on December 17, 1926 with the participation of Hollywood celebrities like Douglas Fairbanks Sr., Mary Pickford and embassies, consuls from various countries. In the days following this glaze in Berlin, the film was introduced as a masterpiece of art and Sergei Eisenstein as a genius all over the world, with the coordinated publications of the American and British press. Continue reading “Was “Bezhin Meadow” a test bringing Shumyatsky and Babel to execution? – Ali Polat, Engin Kurtay”

Understanding the prodigy of Sergei Eisenstein – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

Tamiji Naito, Boris Pasternak, Eisenstein, Olga Tretyakova, Lilya Brik, Mayakovsky…


Note: This study is being elaborated by revisions and appendixes. The Log of revisions is located at then end of the article.

Known for his leftist identity, Ken Livingston’s victory in London municipal elections in 2000 created excitement in the left circles in the UK as well as around the world. One detail that escaped from the eyes was that Ken Livingston participated the municipal elections as an independent candidate from the party, even though he was a member of the Labor Party. Simple tactical explanations were invented to explain this strangeness. We can, however, try to better understand this tactical choice through Eisenstein’s story we present below, within the framework of deep decomposition on the left, whose roots go back to 1908 and 1916.

Continue reading “Understanding the prodigy of Sergei Eisenstein – Ali Polat, Engin Kurtay”

Kazın ayağı taraklıdır

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

Üstte: Açlıktan ölen ayıya ağlayan Kanadalı Paul Nicklen
Altta: Kanada’da fok katliamı

Bilgi sermaye son derece kaygan, değeri sıfırlanabilen, yenilenen, kopyalanan bir üretim aracı olduğu için, rantiye hale geldiğinde bu pozisyonunu ancak devlet koruması altında sürdürebilir. Bu nedenle bilgi sermaye oligarşisi, bu korumayı sağlamak yerine, bilgi rantını sınırlayan ya da engelleyen merkeziyetçi-devletçi rejimlerle de amansız bir çelişki halindedir. Bu temel çelişkiyi ilerici ve gerçekçi sol politikalara tedavül etmek için solcunun önce ırkçı, etnik, kültürel, yerelci, kimlikçi siyaseti bir yana bırakmasi, elde hazır kurumsal ve hukuki araçlarını, sistemin karşılayamadığı vaadleri son noktasına kadar götürecek şekilde kullanması gerekir. Aksi takdirde tahteravallinin yanlış tarafına basmaya devam edeceğinden, bu çelişkiyi sol değil -daha önce de olduğu gibi- devletçi keynesçi ekonomi politikaları çözecektir. Continue reading “Kazın ayağı taraklıdır”