Eisenstein’a Amerika’dan gönderilen “yoldaş” – Ali Polat, Engin Kurtay

Istanbul Institute of
Russian and Sovietic Studies

Bu makale daha önce yayımladığımız “Sergei Eisenstein’ı anlamak” başlıklı ana makaleye ikinci ektir. Ana makalenin Türkçe versiyonunu teknik bir arıza nedeniyle sunamıyoruz, İngilizce’siyle idare edin.


“Avant-garde dedikleri bu mu?”

“ya da Ortaçağ keşişinin modern versiyonu mu ?…”

Eisenstein’ın 1933’te depresyon tedavisi için akıl hastanesine kapatıldığını ifade eden Marie Seton, bu depresyonun nedenini Meksika projesini tamamlayamamış olmanın üzüntüsüne yorarken yine gerçeğin sadece bir kısmını – yarattığı Eisenstein efsanesiyle uyumlu, kitlelere yedirip yutturabileceği kısmını – dile getirmektedir. Biz ise Eisenstein’ın Meksika’dayken eşcinselliğinin ifşa olması nedeniyle hastaneye kapatıldığını düşünüyoruz, çünkü Stalin dönemi devlet bakışı eşcinselliği hastalık olarak görmektedir. Upton Sinclair‘ın projeyi durdurması ve Eisenstein’ı kovmasının nedeni ise, aylar boyu yaptığı çekimlerde 61 km negatif yakmasına rağmen izlenebilir bir ürün çıkaramaması, üstüne üstlük rehberiyle ilişkisinin ifşa olması ve Sinclair’den hortumladıkları parayla ekibin böyle bohem bir hayat sürmesinin Upton’ın eşi Marie Craig Sinclair‘in sabrını taşırmasıdır.

x———————x

1925’te hükümet siparişiyle çekilen Potemkin Zırhlısı filmi Rusya’da halktan ilgi görmez.

Film hükümetin siparişi olmasına rağmen hükümet tarafından da desteklenmez: sadece Moskova’da tek bir sinemada, bir hafta oynatılır ve depoya kaldırılır. Hükümetin – kendi siparişi olmasına rağmen – filmi desteklememesinin nedeni ise bir dizi “tersliğin” üst üste gelmesidir:

Shutko + Tretyakov ikilisinin taslak senaryosu 1905 ayaklanmalarını çok yönüyle işlemektedir. Ancak Eisenstein ve ekibi çekimlere başlamadan önce senaryoyu okumamıştır. Bu nedenle senaryonun çapının farkında değildirler ve çekimlerin organizasyonu üzerine de bir planları yoktur. Önce Petrograd’a gelirler ve Kışlık Saray önündeki protestoları çekmeye başlarlar. Ancak havalar bir anda aşırı soğur, bu nedenle buradaki çekimleri ertelerler, Odessa’ya gelirler ve senaryonun gemi ayaklanmasını işleyen çekimlerini öne alırlar (Petrograd’da yapılan bu ilk çekimlerin negatifleri kayıptır, daha sonradan bir kısmının October filminde kullanıldığı söylenir).

Eisenstein üzerine temel kaynak kabul edilen, on tümcesinden dokuzu cilalı romantik abartılardan ibaret olan Marie Seton‘ın 550 sayfalık Eisenstein biyografisi, senaryonun gemi ayaklanmasına dair Odessa’da ayrıntılandırılan kısımlarının Eisenstein’ın eseri olduğunu yazar. Oysa diğer tüm kaynaklar Marie Seton‘ı yalanlar, Odessa’da filmi çekerken elden geçirilen son versiyonu da ünlü Sovyet senarist Nina Agadzhanova Shutko‘nun yazdığını teyit ederler. Ve ancak gemi ayaklanması üzerine bölümler çekildikten sonradır ki, bu çekimlerin bir filme yetecek uzunlukta olduğu görülür ve böylece senaryonun diğer bölümleri iptal edilir.

Filmin çekimi bittikten sonra filmi izleyen yetkililer filmin sadece gemi ayaklanmasını işlediğini görürler ve filmi desteklemekten vazgeçerler. Çünkü, filmin 1921 Kronstadt Ayaklanması‘nı anımsatmasından korkulur.

Mayakovsky‘nin araya girmesiyle filmin negatifleri depodan alınır ve Berlin’e gönderilir. Ancak film Batı’da gösterime giremeyecek kadar berbattır. Ünlü Alman yönetmen Piel Jutzi 45km’yi bulan bu negatifleri yeni baştan düzenler ve 1,7km uzunluğunda izlenebilir bir film yapar. Filmin galası 1926’da Berlin’de, zamanının ünlüleri, devlet adamlarının katılımı ve uluslararası basın seferberliği eşliğinde “büyük bir sanat-kültür olayı” diye ilan edilerek gerçekleştirilir.

Sanat siyaset ilişkisi içinde “sanat yapıtı” ve “deha sanatçı” imalatının mükemmel bir örneği olan Eisenstein olgusu üzerinden, bu imalatın adım adım nasıl işlediğini çözmek için Sergei Eisenstein’ın Batı bağlantılarını ve bu bağlantıların birinci derece kaynaklarını araştırdık.

Araştırmamızın ilk ayağı, Sergei Eisenstein’ın editörlüğünü yaptığı söylenen – ancak bize göre daha da fazlasını, “hayalet yazarlığını” yapan – Jay Leyda ile, Jay Leyda’nın direktörü Alfred H.Barr Sr.‘ın yazışmalarının Rus Devlet Edebiyat ve Sanat Arşivi‘nden (RGALI) temin edilmesi ve dikkatli bir incelemeye tabi tutulmasıydı. Bu amaçla ilk aşamada Arşiv’den toplamda 456 sayfa tutan 16 fond toplandı. Topladığımız bu belgeler, Alfred H.Barr Sr. ile Jay Leyda’nın yazışmalarının RGALI’de gösterilen kısmının şimdilik yaklaşık 1/4’üdür. İdari kurallar Arşivden bir ziyarette alınabilecek belge miktarını sınırlamaktadır. İlerleyen aylarda Moskova’ya yapacağımız ziyaretlerde yazışmaların tamamına ulaşabileceğiz.

Kim bu “yoldaş” Jay Leyda?

Jay Leyda Eisenstein ile ilk temasını 1933’te kuruyor ve Eisenstein’ın yaşamı boyunca onunla kesintisiz olarak yazışmaya devam ediyor. Eisenstein’ın 1948’de ölümünden sonra da Jay Leyda Eisenstein’ın eşi Pera Atasheva ile mektuplaşmaya devam ediyor, Pera ile koordineli şekilde adeta Eisenstein’ın kalıtını yönetiyor.

Jay Leyda 1933’te Eisenstein’a iki referans mektubuyla başvurur. Başvurunun amacı, Eisenstein’ın çırağı ya da öğrencisi olmak şeklinde görünmektedir. Referans mektuplarından biri, Worker’s Film and Photo League adındaki, işçi hareketlerine ve grevlere destek vermek üzere kurulduğu söylenen ve işçi sınıfına özgü film yapımcıları yetiştirme iddiasındaki bir kuruluştan geliyor:

Mektupta Irving Lerner‘ın imzasını görüyoruz. Mektubunda Jay Leyda’dan “yoldaş” diye bahseden Lerner’ın Savaş öncesi Columbia Üniversitesi’nde ders verdiği, Savaş sonrasında New York Üniversitesi’nde (NYU) Educational Film Institute’ün başına geçtiği ve Rockefeller Foundation’a belgeseller yaptığı bilinmektedir. Lerner, avant-garde deneysel sinemanın önemli bir temsilcisi sayılır.

Worker’s Film and Photo League’in icraatlarından biri de, 7 Mart 1932’de gerçekleşen “Detroit Ford Katliamı” adı verilen işçi ayaklanmasının belgeselini yapmasıdır. Bu işçi ayaklanmasının yaşandığı tarihlerde Diego Rivera, Edsel Ford‘un finansmanıyla Detroit Industry Murals adıyla büyük sanat eseri diye tanıtılan duvar resimlerini yapmaktadır. 1937’de de diğer bir işçi ayaklanması, “Üstgeçit Çatışması” (Battle of the Overpass) olayına müdahil olan (işçileri yatıştırdığı söylenir) Diego Rivera’nın Eisenstein ile dostluğu yanında, MoMA’nın direktörü Alfred H.Barr Sr. ile ve Troçki ile de yakın dost olduğu bilinir.

MoMA direktörü Alfred H.Barr Sr., yaşamı boyunca “sanat dünyasının diktatörü” olarak anılmıştır. Zamanının sanat dünyasında kimin ünlü kimin çöp yapılacağına karar veren otoritedir.

Şimdi Jay Leyda’nın diğer referans mektubuna bakalım:

The National Board of Review sekreteri James Shelley Hamilton imzalı bu mektup da bir yandan Jay Leyda’ya kefil olurken, mektubun sonunda Eisenstein’ın 61km negatifi yakıp çöp ettiği Upton Sinclair’in Meksika filmi projesini de – aba altından sopa gösterir gibi – sormayı ihmal etmiyor. Tam bu mektubun yazıldığı tarihlerde (Temmuz 1933), Eisenstein Stavropol banliyösü Kislovodsk’ta akıl hastanesinde depresyon tedavisi görmektedir.

Marie Seton, bu depresyonun nedenini Meksika projesini tamamlayamamış olmanın üzüntüsüne yorarken yine gerçeğin sadece bir kısmını – yarattığı Eisenstein efsanesiyle uyumlu, kitlelere yedirip yutturabileceği kısmını – dile getirmektedir. Biz ise Eisenstein’ın Meksika’dayken eşcinselliğinin ifşa olması nedeniyle hastaneye kapatıldığını düşünüyoruz. Çünkü Stalin dönemi devlet bakışı, eşcinselliği hastalık olarak görmektedir. Upton Sinclair‘ın projeyi durdurmasının ve Eisenstein’ı kovmasının nedeni ise, aylar boyunca çekim yapmasına rağmen ürün çıkaramayan Eisenstein’ın rehberiyle ilişkisinin ifşa olması ve Sinclair’den hortumladıkları parayla ekibin böyle bohem bir hayat sürmesinin Upton’ın eşi Marie Craig Sinclair‘in sabrını taşırmasıdır.

Bu her iki referans mektubunun tarihlerine bakalım: ikisi de 1933’ün yaz ortasında yazılmış. Eisenstein ve ekibi Stalin’in özel telgrafıyla 1933 yılının ilkbaharında yurda dönerler. Amerikan film dünyasının (biri sol kısveli, diğeri ise sansüre karşı kurulduğu iddia edilirken bizzat kendisinin sansür mekanizması haline geldiği eleştirileri alan) belli başlı iki kurumu Eisenstein’ın yurda dönüşünden hemen birkaç ay sonrasında onun yanına bu genç adamı gönderme telaşına girmiştir. Bu tarih, ayrıca Stalin’in Troçkist hasımlarıyla büyük hesaplaşmasına giriştiği ilk terör döneminin başlangıcına da isabet eder.

Hamilton bu referans mektubuna ayrıca kurumla ilişkili kişilerin bir listesinin yazılı bulunduğu matbu bir sayfayı da eklemiştir. İlerleyen zamanda burada yazılı isimlerin kimliklerini ve bağlantılarını araştıracağız.

“Bejin Çayırı” gerginliği mi?

Jay Leyda Rusya’da – sözde Eisenstein’ın öğrencisi olarak – bulunduğu sonraki aylarda, eski Çin Cumhurbaşkanı Sun Yat-Sen‘in sekreterinin kızı, balerin Si-Lan Chen ile evlenir (1934). Si-Lan Chen Bolshoi kökenli olmasına rağmen klasik baleyi reddeden Meyerhold modern dans ekolünde kariyerine devam eder.

1935’te Stalin’in sipariş ettiği “Bejin Çayırı” filminin çekimleri başlar. Filmin konusu, Stalin’in tarımı kollektifleştirme politikasına (Kolkhoz) bağlığı ölçen bir test gibidir:

Küçük bir çocuk, kooperatife teslim etmemek için ürünleri yakan, hayvanlarını telef eden derebeyi babasını (Kulak) kolluk kuvvetlerine ihbar eder. Baba kovuşturulur ve çalışma kampında ceza alır. Amcalar çocuğu döverek öldürür.

Çocuk kahraman mıdır, yoksa hain midir? Yasaya uyarak babayı ihbar etmek, dolayısıyla aile değerlerine, babaya ihanet etmek caiz midir? Aile mi önce gelir, yoksa toplum mu önce gelir…?

Jay Leyda ve baldızı Yolanda Chen film setinde görev alırlar. Projeye göre film aslında bir slayt gösteriminden oluşacaktır. Jay Leyda fotoğraf makinesinin başındadır. Ne var ki senaryo konusunda Sinematografi daire başkanı Boris Shumyatski, senarist Isaak Babel ve diğer yetkililer arasında bitmez tükenmez tartışmalar çıkar. Eisenstein senaryoya dinsel temalar yükleyerek “yüksek simgesel sanatını” icra etmeye girişir. Shumyatski ile araları gerilir. Jay Leyda Shumyatski’den hiç hoşlanmaz.

1935’in ortalarına gelindiğinde Jay Leyda istifa eder ve ABD’ye döner.

Marie Seton’ın Eisenstein biyografisi ve incelediğimiz bütün diğer ikinci kaynaklarda, Jay Leyda’nın “Bejin Çayırı” projesindeki görevini bırakıp eve dönmesi, MoMA’dan aldığı yeni cazip iş teklifini kabul etmesiyle açıklanır (Eisenstein “uzmanı” geçinenlerin de skolastik bir tavırla Marie Seton’ı sorgulamadan kopyaladıkları görülmektedir). Oysa aşağıda gösterdiğimiz birinci kaynaklar kazın ayağının öyle olmadığını, sanılandan daha farklı olduğunu, daha taraklı olduğunu göstermektedir:

Yukarıda gösterdiğimiz mektup, Jay Leyda’nın niye kovulduğunu bile anlamadığını ortaya koyuyor. Eisenstein’a çok içerlemiş durumda. Çekimlerini neden beğenmediğini anlamıyor. Bejin Çayırı’nın bitirilememiş bir film olduğunu anımsayalım. Proje 1937’de rafa kaldırılıyor. Ardından Shumyatski, Babel ve Meyerhold tutuklanıyor, İngiliz ve Japon casusluğundan hüküm giyorlar ve idam ediliyorlar. Sonraki gelişmeler böyleyken aradaki gerginliğin nedenini sadece teknik ya da estetik gerekçelere yormak naif bir yaklaşımdır. Rusya’nın büyük dönüşüm geçirdiği, devletçi restorasyonun halkın gıda güvenliğini yeni baştan tesis ettiği 30’lu yıllarda son derece kritik doktrinsel bir konuyu işleyen Bejin Çayırı, sanat dünyasının ileri gelenlerinin rejime bağlılıklarını ölçen bir teste dönüşmüş, daha çekim aşamasında misyonunu zaten tamamlamıştı. Dolayısıyla biz, Jay Leyda’nın yukarıdaki mektubuna yansıyan gerginliği, Eisenstein’ın Jay Leyda’yı burada dönen dolaplardan uzak tutma çabasına bağlıyoruz. Eisenstein’ın fazla açıklama yapmadan Leyda’yı işten uzaklaştırdığı anlaşılıyor. Ve işte yukarıdaki el yazısı feryattan sonra Jay Leyda’nın daha resmi bir dille yazdığı istifa mektubu:

Ne var ki bu gerginlik Jay Leyda + Eisenstein ilişkisini koparmaz. Sadece ilişkinin niteliğini değiştirir. Rusya’da yaşadıkları yakınlaşma ve Bejin Çayırı deneyiminin Eisenstein’ın gerçek çap(sızlığ)ını Leyda’ya göstermesi, Leyda’nın yazdığı mektuplarda belirgin bir üslup değişikliğine neden olur. Eisenstein artık Leyda’nın şamar oğlanıdır. Haketmeden sahip olduğu için kendi başına taşıyamayacağını da bildiği ününden artık o faydalanacak, onun adına yazacağı kitaplardan telif alacaktır. İşte Amerika’ya döndükten sonra eski “hocasına” yazdığı alay ve aşağılamalarla dolu örnek iki mektup:

Eisenstein’a okuma listesi veriyor. Onun adına neler yazdığını ve hangi kaynakları kullanarak konuyu zenginleştirdiğini anlatıyor. Yeni iş adresi MoMA’da her çakma dehaya yapıldığı gibi ona da yeni bir “çocukluk” yazıldığını, müzeyi ziyaret edenlerin de bu çocukluk hikayesinden şimdiden çok etkilendiğini müjdeliyor.

Marie Seton da 1960’ta yayımladığı biyografi için Eisenstein ile görüşmelerine 1934’te (Jay Leyda Rusya’da Eisenstein’ın yanındayken) başladığını anlatır. Marie Seton’ın Eisenstein’a yakıştırdığı çocukluk hikayesindeki tutarsızlıkları da ileriki zamanda Gorky ile Bolşeviklerin Capri Adası’ndaki buluşmalarından, Commedia dell’Arte bahsinden ve Mikhail Bakhtin’in dev eserinde ortaya koyduğu “carnavalesque” X “grotesque” karşıtlığından yola çıkarak işleyeceğiz.

Ve son bir not: “Yoldaş” Jay Leyda’nın mektubunu yazdığı MoMA antetli kağıttaki isimlere bakalım. Edsel Ford‘u burada da görüyoruz… .ve daha kimler! Rockefeller, Detroit sanayicileri… Dünya küçük!