Contradictions and possibilities tangling in Qatar

– JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN! –

LNGimpresario

Charif Souki – The man behind the crises in the Middle East (indirectly, and not aware of it..)

Ethnic and religious identities are all pleb categories. They are not determinative. But they are tools in the hands of rulers. We can not understand the logic behind violence by looking at them. That nowadays typical offscouring social scientist model seeking the truth in cultural and identity researches provides the kind of information that can make these pleb categories to both embrace or combat each other. However the rulers do not take decisions according to that kind of information but they think on what to do according to systemic and geopolitical necessities that here we seek their pathways. And it is only afterwards that the rulers use that information provided by offscouring – identity politics – “academician” to fabricate whatever needed – the clash or the hug, the enmity or the fraternity – within plebs. It was for this reason that we have already explained that the nowadays type of postmodern / post-structuralist academics and academy was not able to produce “science” and “knowledge” (conoscenze; conaissance; savoir) in the real sense of the word but could just produce “information”. It produces data and stores, categorizes and presents it -in-form-of- “information”, but it can not convert it into “knowledge”, since it does not have a complete understanding of human life to come up with a political project, that is to say, a “big narrative”. In other words, they lack the jakoben spirit that they should bear by the very definition of the word “academy”. For this reason, they can not escape but being tools to rulers. Continue reading “Contradictions and possibilities tangling in Qatar”

Katar’da düğümlenen çelişkiler ve olasılıklar

– JOINT ARTICLE WITH PROF ŞENER ÜŞÜMEZSOY – THE REDSKIN! –

LNGimpresario

Charif Souki – Ortadoğu’daki felaketlerin sorumlusu olan adam (doğrudan değil, dolaylı sorumlu ve kendisi de durumun farkında değil)

Etnik ve dini kimliklerin hepsi pleb kategorileridir. Belirleyici değillerdir. Ama araçtırlar. Şiddetin arkasındaki mantığı bunlara bakarak anlayamayız. Hakikati kimlik-kültür araştırmalarında arayan zamane sosyal bilimci tipi, bu pleb kategorilerine hem birbirlerini boğazlatacak hem kucaklaştıracak her çeşit malumatı arar, bulur (bulamazsa uydurur) ve yönetenlerin önüne hazır eder. Ama yönetenler bizim burada izini sürdüğümüz sistemik ve jeopolitik gereklere göre karar verirler ve sonrasında iktidar avanesi yazar çizer takımı o “akademisyen” malümatını da kullanarak plebler arasında ne gerekiyorsa (düşmanlık ya da kardeşlik) onu imal eder. İşte bu nedenle zamane postmodern/post-yapısalcı akademisyen ve akademi tipinin “bilim” (science) ve “bilgi” (conoscenze; knowledge; conaissance; savoire) üretmediğini, ancak malumat (information) üretebildiğini anlatmıştık. Veriyi (datum) üretiyor, depoluyor, sınıflayıp sunuyor (inform), ancak bunu bilgiye dönüştüremiyor, çünkü beşeri yaşama dair bütünlüklü bir kavrayışa ve siyasal bir projeye – büyük anlatıya – sahip değil. Diğer bir deyişle, bir akademisyenin daha en baştan akademinin tanımı gereği sahip olması gereken jakoben ruha sahip değil. Bu nedenle de yönetenlere maşa olmaktan kurtulamazlar. Continue reading “Katar’da düğümlenen çelişkiler ve olasılıklar”