Prof Slavoj Zizek
Originally published on Sendika10.org.
Muhalefeti “Kürt terörist” diye yaftalayan resmi siyasetin borazanlığını yapmak üzere kaleme alınan yazı Suriye’de IŞİD’e karşı etkili bir direniş sergileyerek gücünü ispatlamış kadın savaşçılara çamur atma derdinde. Ama burada küçük bir problem var: Erkeğin erkekliği, organ olarak bir penise sahip olup olmamasına bağlı değildir, hükmünü geçirmek için harici bir phallik anlamlandıranla kendisini nasıl ilişkilendirdiğiyle ilgilidir -ve evet- bunu bir büyük Öteki figürünün gözüne girmek için yapar, ama ilişkiyi doğru kurmayı başardığında da büyük Öteki otoritesini ona devreder.
Psikanalizi aynı anda hem geleneksel ataerkil ideolojiye hem de Türkiye’nin güncel siyasetine alet etmenin kepaze bir örneği olarak Suheyb Öğüt’ün 17 Ağustos 2015 tarihli Aktüel Dergisi’nde yayımlanan “Butch Lezbiyenler ve HDPKK” yazısından bahsedeceğim.
Yazar, Lacan’cı psikanalizi kendi kafasındaki kuramsal ve siyasal karabasana uydurmak için alt üst ediyor: Önce kendi geleneksel bakışındaki cinsiyet farkını (efendi/hizmetçi, etkin/edilgen…) herkes için “erkek” ve “kadın” olmanın önden verili iki kalıbı olarak sunuyor, sonra da bu iki kalıbı “siyasal, toplumsal ve ekonomik”, bütün insan ilişkilerinin belirleyici modeliymiş gibi evrenselleştiriyor; neymiş efendim, lezbiyenlerinki gibi standart dışı bir cinsel ilişkide bile erkeksi baskınlık ile kadınsı boyun eğme (butch ve femme) şeklinde iki belli pozisyonun bulunması gerekirmiş. Yazar kafasındaki bu çerçeveyi bir önsel (a priori) gibi sunuyor: “İlişki” denen şeyin olabilmesi için bu rollerin oynanması gerekirmiş, aksi durumda ilişki “muhal” yani imkansız olurmuş…
Ne var ki Lacan’a göre zaten tam da bu yüzden cinsel ilişki “muhaldir”, yani “il n’y a pas de rapport sexuel”. Ve işte, doğrudan cinselliğe yönelik olmayan insanlar arası yaşanan her türlü başka ilişki de yine bu nedenle -yani cinsel ilişki “muhal” olduğu için- cinselleştirilebiliyor. Yani cinselliğin insan ilişkilerinin farklı alanlarına sirayet etmesinin nedeni cinsellikte güç veren bir iktidar unsuru bulunması değildir, bilakis cinselliğin her durumda zaafiyetli olması yüzündendir. Lacan’a göre hiçbir simgesel karşıtlık (baskın-edilgen; efendi/köle; vb.) cinsel farklılığın belirleyicisi olamaz, bu nedenle “cinsel ilişki yoktur”.
Bakınız şimdi işler nasıl da fena halde bunları yazanın “aleyhine” dönüyor:
Yazar lezbiyen ilişkiyi “doğal ve gerçek” cinsel organ (penis) ile yapay-dışsal dildo karşıtlığı üzerinden anlatmaya çalışmış: Butch lezbiyenler erkeksi pozisyonlarını icra ederken gerçek penise sahip olmadıklarından, büyük ‘Öteki’ figürünün (ideal egolarının) gözüne girmek için yapay dildoya başvurmak zorundalarmış. Öğüt’ün yazısındaki siyasal kaygıyı gözden kaçırmayalım: Muhalefeti “Kürt terörist” diye yaftalayan resmi siyasetin borazanlığını yapmak üzere kaleme alınan bu yazı Suriye’de IŞİD’e karşı etkili bir direniş sergileyerek gücünü ispatlamış kadın savaşçılara çamur atma derdinde. Yazıda bu kadın savaşçıları butch lezbiyenlere benzetme teması var: Siyonist-laik (yazarın “Türk düşmanı” diye anladığı şey herhalde bu oluyor) büyük ‘Öteki’nin gözüne girmek için bu kadın savaşçılar dildolarını (yani erkeksi silahlarını) kullanıyorlar…
Ama burada küçük bir problem var. Lacan için erkekliği tanımlayan phallus, zaten bir organ olan penis değildir. Asıl phallus bir anlamlandırmadır: Bu anlamlandırma, kastrasyonun [penisin yokluğunun] anlamlandırılmasıdır, bu da zaten “harici” ve “suni”, yani “dildo gibi yapılandırılmış” bir araçtır. Burada Lacan’ın meşhur formülünü yinelemiş olduk: “Bilinçdışı dil gibi yapılandırılmıştır”. Yani Öğüt’ün lezbiyen eleştirisindeki durum Lacan için aslında tam da normal olan durumdur: Erkeğin erkekliği, organ olarak bir penise sahip olup olmamasına bağlı değildir, hükmünü geçirmek için harici bir phallik anlamlandıranla kendisini nasıl ilişkilendirdiğiyle ilgilidir -ve evet- bunu bir büyük Öteki figürünün gözüne girmek için yapar, ama ilişkiyi doğru kurmayı başardığında da büyük Öteki otoritesini ona devreder.
Sonuç olarak bu otorite devri için “büyük Öteki” ile ilişkinin nasıl kurulduğu (doğru mu, yanlış mı kurulduğu) detayını gözden kaçıran Öğüt, Erdoğan’ı da kendi (Türk-İslamcı) büyük Öteki’sinin gözüne girmeye çalışan zayıf bir adam, bir “butch” olarak mı tanımlayacaktır? Öğüt için bunu söylemek eğer saygısızlık ise, IŞİD’le savaşan kadın savaşcılar için de aynı aşağılayıcı formülü kurmayacak kadar erdem göstermesi gerekir.
[Profesör Zizek’in 3 Şubat 2016’da Sendika.Org’a İngilizce olarak gönderdiği bu kısa açıklamanın Türkçe’ye çevirisi Engin Kurtay tarafından yapılmıştır.]